Genel

AFETLERE PSİKO-SOSYAL HAZIRLIK

Doğal afetler, büyük oranda veya tamamen insan kontrolü dışında gerçekleşen, büyük hasarlara, can ve mal kaybına yol açan tehlikeli durumlar olarak isimlendirilmektedir. Heyelanlar, yanardağ patlamaları, deprem, sel, fırtına, çığ, kuraklık, hortum, orman yangını gibi doğal afetlerin bazıları uzun vadede gerçekleşirken, bazısı ise aniden gerçekleşmektedir. Depremler aniden ortaya çıkan ve şiddetine bağlı olarak büyük kayıplara yol açabilecek bir afet türüdür.
Bu bağlamda bir deprem ülkesi olarak, ne yazık ki 2023 yılının şubat ayında büyük bir felaket yaşadık. Kahramanmaraş merkezli çıkan depremde çok fazla kayıp yaşanmıştır. Yaşanan deprem sonuçları itibariyle sosyolojiyi ve psikolojiyi doğrudan ilgilendiren bir durumdur. Yaşanacak kayıplar, yara almalar, sosyo-ekonomik durum, kentleşmenin ve yerleşimin yok oluşu gibi birçok etken toplumsal olarak büyük bir yıkıma neden olmaktadır. Tüm bu süreçler, özelde bireysel olarak ve büyük çapta toplumsal olarak travmalara yol açmakta, büyük psikolojik problemleri beraberinde getirmektedir. Bu travmaların en çok etkileneni ise çocuklar ve kadınlar olduğu gözlemlenmektedir. Bu noktada psikososyal destek çalışmalarının önemli bir yeri vardır.
Psikososyal destek, birbirini etkileyen psikolojik ve sosyal süreçlerin ilişkisi anlamına gelmektedir. Afetlerde psikososyal destek, afet sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik ve sosyal uyumsuzluk problemlerinin önlenmesini ve içinde bulunulan durumla başa çıkma ,iyileşme ve toparlanma süreçlerinin gerçekleştirilebilmesini amaçlar. Psikososyal destek, travmatik durumlar ile başa çıkmada ve iyileşme sürecinde destek sağlanarak yürütülen bir disiplin olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireysel ve toplumsal ihtiyaçların karşılanabilmesinde önemli bir yeri olan psikososyal destek çalışmaları, afetten etkilenen bireylerin normal yaşantılarına geçiş sürecini hızlandırmaya çalışır. Afetlerde yapılan psikososyal destek çalışmalarından bazıları ise hassas bir şekilde ve duyarlılıkla etkilenenlere psikolojik destek sağlamak, yardım çalışmalarını ihtiyaca, yere ve zamana göre belirlemek ve yönlendirmektir.
Uzmanlar deprem psikolojisinde üç dönem yaşandığını ifade etmektedir. İlk şok dönemi, bir sonraki aşama pasifleşme dönemi ve akabinde ise toparlanma dönemi gelmektedir. Deprem süreci ve sonrasında kişilere (fiziksel tedavi süreci olsun ya da olmasın herkese) ruhsal desteğin sağlanması çok büyük önem arz etmektedir. Depremi yaşayan insanlarda farklı psikosomatik durumlar ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla uzmanların müdahalesi ve depremzedelerle bu süreçteki iletişimi, duyguların paylaşılması olumsuz etkinin azaltılmasını sağlayabilmektedir.
DEPREM PSİKOLOJİK VE SOSYOLOJİK BAĞLAMDA DA İNCELENMELİDİR.
Depremin yol açtığı psikolojik süreçlerin yanı sıra sosyolojik açıdan da incelenmesi gereken birçok alt başlık bulunmaktadır. Devlet, ekonomi, siyaset, altyapı, şehirleşme, eğitim, barınma kültürel ve sosyal hareketler gibi birçok etken deprem sonrası süreç ile doğrudan ilişkilidir. Depremin şiddetinin büyüklüğü ve yaşanamaz hale gelen yerleşim yerleri insanları göç etmeye yöneltmiştir. Aniden yaşanan bu hareketlilik insan psikolojisini yıkıma uğratan bir durum olmaktadır. Verilen bu örnekle beraber eğitim, barınma, ekonomi gibi unsurlarda süreci tümüyle etkisi altına almaktadır.
Yaşanan depremde her konuda büyük bir yıkımla karşı karşıyayız. Bu süreçte hem maddi hem manevi destek ve çalışmaların uzun soluklu olması, sürekliliği ve kapsamı çokça önemlidir. Psikolojik ve sosyolojik olarak büyük bir yıkım ve çöküş yaşayan toplumun stres ve kaygı seviyelerinin yüksek olduğu gözlemlenmiş, dolayısıyla yaşanan hasarın en düşük seviyede geçirilebilmesi elzem bir konudur. Özellikle çocuklar perspektifinde, deprem sebebiyle yaşanan korku ve kayıpların yarattığı hasar, gerek öğretmenler gerekse de aile ile ilişkili olarak yürütülmeye çalışmalıdır.
Toplumsal olarak deprem gerçeğinin farkında olarak depreme karşı zihinsel hazırlık yapılmalı, bireyler bilinçlenmeli ve depreme karşı önlemler alınmalıdır.

İREM KAVAK TUNA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir