AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞINA DAİR İSİM DEĞİŞİKİLİĞİ VEYA REVİZESİ ÖNERİSİ:
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
Bilindiği gibi Aile bakanlığı isim itibari ile yalnız aile ile ilgilenen fakat aileyi tamamlayan diğer öğeleri de içeren bir bağlama sahiptir. Buna rağmen Aile ve Sosyal hizmetler bakanlığı ise ailenin yanında, sosyal hizmeti de ailenin bileşeni olarak kabul etmektedir. Aile ile sosyal hizmetin birçok alanda içiçe olduğu elbette ayrılmaz bir gerçektir fakat sosyal hizmet, aileyi oluşturan bir bütün değildir aksine aile, sosyal hizmetlerin nasıl olacağına dair ip uçları vermektedir. Birçok Avrupa ülkesinde, Aile bakanlığı sosyal hizmet kavramında ayır tutulmuştur. Örneğin Almanya’da Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanlığıisminde bir bakanlık varken, sosyal hizmetleri bakanlık bünyesinde vermektedir. İsim olarak sosyal hizmetin, aile içinde bir karşılığı yoktur. Zaten kavramsal olarak sosyal hizmet, topluma dair bir hizmeti içermektedir. Bu sebepten aile bakanlığının toplumsal yönünü tamamlama işlevi dışında başka bir anlama sahip değildir. Mesela Hollanda’da Sosyal hizmetlerin gelişiminin tarihsel süreci, dini grupların yoksul insanlara yönelik çabaları ile başlamıştır. Bu çabalar çoğunlukla orta sınıfa mensup kadınlar ile birlikte rahipler ve rahibelerin çalışmaları ile oluşturulmuştur. Sosyal hizmet daha çok bir kadın mesleği olarak görülmüştür. Fransa’da yardım kavramı hayır kavramı ile yer değiştirdi ve Sağlık, Sosyal Hizmetler ve Yerel Hükümet Bakanlığı ulusal düzeyde kuruldu. Avusturya’da 1950 yılında yeni metotlar ve yeni görüşler müracaatçının rolleri, çevrenin etkisi ve toplumsal ve sosyal gelişim hakkında etki yarattı. Vaka çalışması ve grup çalışması Avusturya eğitim ve uygulama yapısına girdi. Çoğu sosyal hizmet okulu bu uygulamaları aldı ve öğrencilere mesleki roller benimsetildi ve bu metotları uygulandı. 1968 ayaklanma sonrası sosyolojik gelişim ve ülkedeki siyasi gelişim modern sosyal hizmetlerle paralel gitti. Belçika’da Eğitim ve uygulamada yoksul ailelerin çocuklarına yardım üzerinde duruldu. Bir hayır faaliyeti olarak sosyal hizmet, 1950’li yıllarda refah devletinin gelişimi, bakım sistemi ve sosyal meslek kavramları ile değiştirildi. İsveç de, Belçika ve Avusturya ile benzer süreç yaşadı. İngiltere’de ise sınıfsal bir bağlam ile başlayan sosyal hizmet sonrasında refah kavramı ile birlikte ilerledi. Daha fazla örnek verilebilir ama sosyal hizmet ile aile kavramının birbiri ile eş değere sahip olmadığı ve sosyal hizmetin, baka bir alana dahil olduğu en başından itibaren ortadadır.
Avrupa ülkelerinde sosyal hizmet ve refah modelleri dörde ayrılır. Bunlar, özellikle isim açısından farklılık gösterse dahi işlevsellik açısından aynı niteliğe sahiptirler ve temel amam refah üzerine kuruludur. Bu sistemlerin hiçbirinin aile kavramı ile ilişkisi söz konusu değildir. Fakat aile ile çeşitli ilişkileri söz konusudur. Hiçbir modelin bir aile planlama önerisi yoktur. Kadın sorunlarına dair kuramsal bir bağlama sahip değillerdir. Örneğin İskandinav Modeli, sosyal faydaların herkes için aynı olduğu bu model Nordic model, Sosyal Demokrat model ya da Kurumsal model olarak ifade edilir. Buna karşın Beveridge Modeli, sosyal sorunlar karşısında devletin sorumluluğu olduğunu ve devletin bir sosyal yönetim anlayışı olması gerektiğini savunan sistemdir. Bismarck Modeli, 1883 yılında ilk sosyal sigorta yasası uygulanmıştır. Burada sosyal faydalar sadece emek piyasasında bulunanlara verilir. Bu model Merkezi Avrupa, muhafazakâr ya da başarı odaklı model olarak da bilinir. Yardımlaşma Modeli ise sosyal sorumluluklar aile içinde ya da mümkün olduğunca aileye yakın olarak çözülür. Güney Avrupa ya da Katolik model olarak da adlandırılır. Bu modellerden sadece yardımlaşma modeli ile aile kavramıyla yakındır fakat model, yine refah kavramı ile ilişkilidir. Aile sosyolojisinin içeriğine dair bir süreç yoktur ve bu modeller için aile, sosyal refahın bir parçasıdır. Halbuki aile, toplumun temel taşıdır ve ailenin korunmasına yönelik bir süreç başlatılmalıdır. Bu süreç okul, sağlık ve sonraki aşamalarda kendisini gösterir. Böylece okul sosyoloğu, aile sosyoloğu gibi alanların oluşmasına yol açar. Sosyologların yapacağı görevin ise sosyal çalışmacının yapabilmesi mümkün değildir. Sosyal çalışmacı lisans eğitimi boyunca memur pratiği ile hareket eder, çözüm odaklı değil “verilen” odaklı çalışır. Sosyolog ise bu şekilde çalışmaz, aksine çözüm odaklı çalışır ve ailenin korunmasına katkı sağlar. Alenin refah düzeyi ise kapitalizmin çarkları içinde bozulabilir, bunun çözümü ise aile bağlarını koruyacak bir içeriğin sağlanmasıdır. Dolayısıyla sosyal hizmetin asıl görevi aile bakanlığında değil başlı başına sosyal hizmet ile eşdeğerdir[1]. Sosyoloğun ve sosyal hizmet mezununun aynı kurumda olması elbette disiplinlerarası etkileşimi arttırabilir fakat sosyal çalışmacının yani sosyal hizmet mezununu, kendisini sosyolog yerine bırakarak görev telakki etmesi yanlıştır. Bu yanlışın revize edilmesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın isminin Aile ve Sosyal Politikalar olarak güncellenmesi gerektiği görüşümüzü ifade ediyoruz. Sosyal politikalar en azından birçok alana kapı aralarken, Aile Bakanlığı kavramı ise sosyologların istihdamına ve katkısına yönelik önemli bir gelişmeyi doğurabilecektir.
[1] Bu ayrım için özellikle W. Dumon’un, M. Ruhi Esengün tarafından çevrilen Avrupa Topluluğu Ülkelerinde Aile Politikaları makalesine bakılabilir. Ayrıca Sosyal Hizmet kavramının, aile kavramı ile ilişkili olmadığına dair bir öner için de uzamanlar tarafından hazırlanmış olan İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi içinde verilen Dünya’da Sosyal Hizmet Uygulamaları ders içeriği ve kitapçığına bakılabilir.
AİLE BAKANLIĞI “EKDERS” YÖNETMELİĞİ İLE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI EKDERS YÖNETMELİĞİ UYUŞMAZLIĞINA DAİR MEVZUAT BİLGİLERİ VE EKDERS KADROLARININ İSTİHDAMI ÖNERİSİ
Aile Bakanlığı’nın ders ve ekders saatlerine ilişkin esaslarının ifade edildiği yönetmelikte “Dayanak” kısmı Madde 3’te “Bu esaslar, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89’cu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır” ibaresi geçmektedir. Bu madde ise üçkez revize edilmiştir. İlk olarak yönetmelikten kaldırılan ve revize edilen madde şöyledir: “Devlet Memurları Kanununun Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri arasında aşağıdaki madde bulunmaktadır; “Kanun Numarası : 657 Kabul Tarihi : 14/7/1965 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 23/7/1965 Sayı: 12056 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 4 Sayfa : 3044’de; Madde 89 – (14/7/1965 tarih ve 657 sayılı Kanunun hükmüdür.) “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile okul, kurs veya benzeri kuruluşlarda hizmetin gerektirdiği kadrolara öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması gibi zaruretler halinde, öğretmenler veya öğretim üyeleri arasından veya kurumların görevlilerinden sınıf tüzüklerinde yazılı şartları taşıyanlara ders görevi verilebilir”.
Bu madde, sonrasında ise şu şekilde revize edilmiştir: “Madde 89 – (Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Aynen kabul: 15/5/1975 – 1897/1 md.) “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir”.
Son hali ise şudur: “Madde 89 – (Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Aynen kabul: 15/5/1975 – 1897/1 md.) Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir” ifadesi ile revize edilerek yürürlüğe alınmıştır (1.5.657.doc – Mevzuat).
TEMEL UYUŞMAZLIK
Fakat Aile Bakanlığı Ders ve ekders Saatlerin İlişkin Esaslar Yönergesi’nde, Madde 7, 2. Bendinde “Bu şekilde ekders görevi verilenlere 657 sayılı kanunun 176’cı maddesi uyarında ek ders ücreti ödenir” ibaresi yer almaktadır. Bu madde ise şöyledir; “Madde 176 – (Değişik: 3/4/1998 – 4359/1 md.) (Değişik birinci fıkra: 21/3/2006 – 5473/3 md.) Bu Kanunun 89 uncu maddesine göre kendilerine ders görevi verilenlere, ders saati başına gündüz öğretimi için 140, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00’den sonra başlayan öğretim faaliyetleri için 150 gösterge rakamının bu Kanuna göre belirlenen aylık katsayısı ile çarpımından oluşan miktar üzerinden ek ders ücreti ödenir”. Bu madde yeniden bizleri 89. maddeye götürmektedir. 89. Madde ücretli tanımlamasını yapsa dahi Aile Bakanlığı Ekders yönetmeliği, 657’nin 176. Maddesinde tıkanmaktadır. 657’nin 176. Maddesi ise aynı yönetmeliğin 89. maddesine dayanmaktadır. Bu madde yukarıda ifade edildiği gibi “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir” ifadesini barındırmaktadır. Burada geçen “açıktan atanacaklara” ifadesi de ekders çalışanlarını karşılamamaktadır, çünkü açıktan atama da KPPS şartı zorunludur ve ve ancak boş kadrolara atanabilir. Bu kadrolara ise Maliye bakanlığı ya da Devlet Personel Başkanlığı kadro vermek zorundadır. Ekders çalışanlarına böyle bir kadro boşluğu da yaratılmamıştır. Birbiriyle örtüşmeye tüm hukuki kurallara rağmen, ekders kadrosuna Milli Eğitim düzenlemesinde “öğretmen” kodlamasına ve “öğretmen” kodlaması üzerinden hesaplanan ücret ile ödeme yapılmasına karar vermiştir. Ve görülmektedir ki bahsi geçen madde “Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararı” başlığı altında ifade edilmektedir. Hâlbuki Aile müdürlüklerinde çalışan ekders kadrolarının yukarıda ifade edilen ve 89. Maadeye dayandırılan “yönetici veya öğretmen” tanımlaması söz konusu değildir. Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararı ise “5/3/1964 tarihli ve 439 sayılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta Dereceli Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri ile Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanun ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89 uncu maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak” hazırlanmıştır. Dolayısıyla Aile bakanlıkları ekders çalışanları ile Milli Eğitim bakanlığı ekders çalışanları aynı mevzuata tabi olamaz. Çünkü aile bakanlığındaki ekders çalışanı “öğretmen, öğretim üyesi, memur veya açıktan atanan yönetici veya öğretmen” statüsünde değildir. Aşağıda mevzuatın linki eklidir.
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/5.5.657.pdf (kaldırılmış hüküm linki)
https://kocaeli.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_10/10144051_ek_ders_esaslarY_1.pdf (Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar linki)
Yukarıda adresleri verilmiş olan mevzuatlarda ekders kavramına yönelik alınacak kararların hukuki bağlamda örtüşmediği ve ekders tanımlamasının Aile Bakanlığı’na ait bir bağlama sahip olmadığı, bu sebepten de aile bakanlığında ekders kadrosunda çalışanların, Milli Eğitim Bakanlığı’na ait yönetmeliğe tabi olamayacağı anlaşılmıştır. Bu sebepten Aile Bakanlığındaki ekders kadrolarında görev yapan çeşitli statüdeki çalışanların Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’na benzer bir düzenleme ile sürecin normale dönebileceği açıktır.
EKDERS KADROLARIN NASIL İYİLEŞTİRME YAPILABİLİR
Aile Bakanlığı Ekders kadroları için izlenecek yöntem, Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’na benzer şekilde sürdürülebilir. Bu kanundaki maddelerde;
“a) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler ve (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunlarla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları, özel kanunlarla kurulan kuruluş ve teşekküller ile hizmetlerini genel bütçenin transfer tertiplerinden yardım alarak yürüten kamu kurum ve kuruluşlarında,
b) Kamu iktisadî teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları (iştirakler hariç), 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun çerçevesinde özelleştirme kapsamında veya programında bulunanlardan sermayesinin % 50’sinden fazlası kamuya ait kuruluşlar ile 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ile kurulmuş ve sermayesinin tamamı Hazineye ait kuruluşlarda,
c) İl özel idareleri, belediyeler, bunların kurdukları veya üye oldukları mahallî idare birlikleri ile müessese ve işletmelerinde (Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan şirketler hariç) ve belediyelerin bağlı kuruluşlarında” ifadeleri yer almaktadır. Bu ifadelere göre Aile Bakanlığı’nda bu süreçte yer alan kurumlar arasındadır. Bu ifadelerin sonrasında ise “2006 yılı içerisinde usûlüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam 6 ay veya daha fazla süreyle çalışmış olan geçici işçileri kapsar. 2005 veya 2006 yıllarında aynı şartlarda çalışıp da askerlik, doğum veya sağlık kurulu raporuyla belgelendirilen sağlık sorunları sebebiyle iş sözleşmeleri askıda kalanlar da bu fıkra kapsamında değerlendirilir” eklemesi yapılmış ve süreç belirlenmiştir.
Çözüm önerisi olarak yukardaki madde de geçen “2006 yılı içerisinde usûlüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam 6 ay veya daha fazla süreyle çalışmış olan geçici işçileri kapsar” ifadesi dönüştürülerek “2006 yılı içerisinde usûlüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam 6 ay veya daha fazla süreyle çalışmış olan geçici çalışanları kapsar” veya “Aile bakanlığı bünyesinde 2006 yılı içerisinde usûlüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam 6 ay veya daha fazla süreyle çalışmış olan geçici çalışanları kapsar” ifadeleri, ekders çalışanlarının en azından “sürekli işçi kadrosu”, yani 4D kapsamına alımlarını kolaylıkla sağlayabilir. Çünkü ilk sayfalarda belirtilen yönetmelikteki muğlak alanlar, bu tür bir geçiş sürecinin önünü kapatmamaktadır. Tam tersine, Aile bakanlığını kendi bünyesindeki çalışanlarının önünün açılmasını kolaylaştırmaktadır.
Yine Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nda yer alan “Geçici işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi” 2.maddesinde (1) “Kapsama dahil geçici işçilerden;
a) Bu Kanunun 1 inci maddesinin (a) bendinde belirtilen idarelerde fabrika, şantiye, atölye, çiftlik, arazi gibi işçi istihdamının zorunlu olduğu yerlerde işçiler eliyle gördürülmesi gereken işlerde fiilen çalışanlar sürekli işçi kadrolarına, bunların dışında kalan geçici işçiler ise istekleri hâlinde 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin
(B) fıkrası hükümleri uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarına,
b) Bu Kanunun 1 inci maddesinin (b) bendinde belirtilen kurum ve kuruluşlarda çalıştırılanlar sürekli işçi kadrolarına,
c) Bu Kanunun 1 inci maddesinin (c) bendinde belirtilen kurum ve kuruluşlarda çalıştırılanlardan, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen görevlerde çalışmakta olup, bu görevlere ilişkin olarak norm kadro çerçevesinde ihdas edilmiş kadro unvanlarına atanabilmek için gerekli olan şartları taşıyanlar istekleri halinde aynı fıkra hükümlerine uygun olarak sözleşmeli personel statüsüne, norm kadro çerçevesinde ihdas edilmiş kadro unvanlarına atanabilmek için gerekli olan şartları taşımayanlar ile durumuna uygun boş kadro olmayanlar sürekli işçi kadrolarına, geçirilir. (c) bendine göre aynı kadro unvanı esas alınarak sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi gerekenlerin sayısının boş kadro sayısından fazla olması hâlinde; sözleşmeli personel statüsüne geçirilecekler, geçici işçi statüsünde çalışanların kıdemleri, eğitim durumları, ihtisas alanları ve hizmet ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek il genel meclisleri, belediye meclisleri veya bağlı idare yönetim kurulu ile birlik meclisleri tarafından tespit olunur” ifadeleriyle kadro geçişi tanımlanmıştır. Bu maddelere bakıldığında belediyelere dahi kendi çalışanlarını sürekli işçi kadrosuna alma hakkı tanımlanmıştır, çünkü bu kanunun sayfa 3’teki “c” maddesinde açıklanmıştır. Aile bakanlığına bağlı olan kurumlarda da aynı mevzuat üzerinden, ekderslilerin, sürekli kadroya geçişleri konusunda özerk tercih istenebilir. Böyle bir ihtimal olmasa dahi, Aile bakanlığına bağlı kurumlar yukarıda yer alan sayfa 3’teki “a” ve “b” maddelerinde olduğu görülmektedir. Bu değişiklik, Aile bakanlığına bağlı kurumların, Milli Eğitim Bakanlığı’na ait kurumlardan bağımsız bir şekilde karar alabilmesini meşru kılmaktadır. 3. sayfada yer alan a ve b maddeleri hiç değiştirilmeden, ekders kadrolarının istihdam sürecini başlatmak için yeterli içeriğe sahiptir.
Sayfa 4’te ifade ettiğimiz 657 Nolu Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde ise sözleşmeli çalışan şöyle ifade edilmiştir: “ B) Sözleşmeli personel:(1) Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir”. Bu tanıma göre sürekli işçi kadrosuna alınanlar işçi olarak kabul edilmemiş ve sözleşmeli “çalışanlar” olarak tanımlanmıştır. Aynı sorun, Ekders çalışanları için de geçerlidir. Çünkü Aile Bakanlığı ekders çalışanları da “Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir”dir ve 4D kadrosuna geçiş için yeterli şartlara sahiptirler. Çünkü ekders çalışanları aynı kamu hizmetini yapan görevliler arasında yer almaktadır ve 1. Sayfada belirtilen 89 madde hükmüne de sahiptirler.
Kamuda Geçici İş
Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel
Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun, 2. Maadesinden sonraki hükümler ise sürekli işçi kadrosuna alınacakların
hangi hükümler ve nasıl çalıştırılacağına dair izahatlar yapmaktadır. Aynı
hükümler, ekders kadrolarının 4D bağlığı altına alınması ile benzerlik
gösterecektir. Çünkü hükümleri ortaklığı söz konusudur. Burada esas problem,
Aile bakanlığına bağlı kurumlarında görev ekders personelinin, 1 ve 2.
Sayfalarda belirtilen Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğindeki şartları
taşımamasına rağmen, uygulama açısından mevcut yönetmeliğe tabi olmasıdır.
Bununla birlikte yönetmelikte yer alan statülerin hiçbirine sahip değildir ve
ödemelerin, yönetmelikteki katsayı çarpımına göre hesaplanması, statü gereği
hukuka aykırıdır, çünkü yönetmelik bu anlamda açık vermektedir. 4D sürekli işçi
kadrosuna geçiş mevzuatına bakıldığında ise 3. sayfada yer alan maddelerden de
anlaşılacağı gibi, aslında işçi kadrosunda olmayanların da sürece dahil
edildiği açıktır. Aile bakanlığına bağlı kuruluşlarda Ekders kadrosunda
bulunanlar ile Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi
Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi
Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nda tanımlananlar
arasında sözleşmeli hak ve gereklilikleri açısından hiçbir fark yoktur, çünkü
her ikisi de sözleşmelerini sayfa 4’te ifade ettiğimiz 657 Nolu
Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde geçen “sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu
hizmeti görevlileri” olarak tanımlanmıştır. Arada hiçbir fark
olmamasına rağmen, Aile bakanlığı ekders kadrolarının hem Milli Eğitim
Bakanlığı yönetmeliğine uymadığı hem de 4D kadrosuna geçiş yapan çalışanlarla
benzer şartları taşıdığı anlaşılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ekders
kadrolarına yer alan çalışanların ise sayfa 4’te ifade ettiğimiz 657 Nolu
Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde yeri ve hükmü yoktur. Sadece bu
sebepten dahi, Aile bakanlığı ekders kadrosu ile Milli Eğitim Bakanlığı ekders
kadrolarının, birbirleri ile ilişkili olmadığı netleşmiştir. Ayıca, sayfa 4’te
ifade ettiğimiz 657 Nolu Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde geçen “işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri”
ifadesi olmasına rağmen, sözleşmeli çalışanların Kamuda Geçici İş
Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel
Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu gereği, sürekli işçi statüsüne alınması da, yine Aile bakanlığı ekders
kadrolarında görev yapanların 4D kadrosu ile istihdam edilebilmesinin önünü
açmaktadır, çünkü ifadeye göre Aile bakanlığına bağlı kurumlarda görev yapan
ekders kadroları da işçi sayılmamaktadır. Sayfa 7’de sunduğumuz “çözüm önerisi
olarak” paragrafı ile başlayan cümlenin uygulanması ciddi bir mevzuat açığı
olan süreci de en azından uygulanabilir hale getirecektir.
SONUÇ
Aile bakanlığına bağlı kurumlarda ekders kadroları başlığı altında görev yapanların, yukarıda karşılaştırılan yönetmelikler gereği Milli Eğitim Bakanlığı’na tabi olamayacakları netleşmiştir. Bununla birlikte, Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’na bakıldığında, 4D kadrosunda istihdam edilenler ile daha fazla benzerlik gösterdiği anlaşılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğindeki statüler, Aile bakanlığı ekders kadrolarında mevcut değildir. Sadece bu durum dahi, iki olgu arasındaki zıtlığı ortaya koymaktadır. Bu sebepten Aile bakanlığındaki Ekders kadrolarının, 4D statüsünde istihdam edilmesi hukuka da uygun olacaktır.
Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nda yer alan “2006 yılı içerisinde usûlüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam 6 ay veya daha fazla süreyle çalışmış olan geçici işçileri kapsar” ifadesine rağmen uygulama bu maddenin dayandığı ve sayfa 4’te ifade ettiğimiz 657 Nolu Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde geçen “Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri” olarak ifade edilen cümleden esas alınmıştır. Birinde işçi olarak ifade edilen kadro dayandığı 657 Nolu Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde “sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan” ifadesine tabi kılınmıştır. Aile bakanlığına bağlı kurumlarda görev yapan ekders çalışanlarının 4D sürekli yahut sözleşmeli çalışan olarak alınabilmesinin bir örneği de bahsi geçen ve sayfa 4’te ifade ettiğimiz 657 Nolu Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde geçen “sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri” olan ifadedir. 657 Nolu Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde geçen bu ifadenin mevcut durumu ile “ekders “kadrosuna özüm sağlayacağı ve bir istihdam modeli oluşturabileceği de açıktır.
Prof.Dr.Sami Şener
Sosyoder Genel
Başkanı