Genel

TANRININ SEÇTİĞİ GERİ DÖNÜŞÜMCÜLER

“Aslında Sen de Benim Gibisin” adlı film, Amerika’da ırk ayrımcılığının tavan yaptığı bir dönemde, elit bir hayat yaşayan beyaz bir ailenin, aile içi iletişim bozukluluklarını ve bazı sorunlarını düzeltmek üzere dezavantajlı insanlara yardım ederken karşılaştıkları, deneyimledikleri farklı dünyalarla hesaplaşmalarını anlatıyor…

Ev, araba ve lüks hayatlarının bağımlısı olan bireylerin aslında tutsaklıklarının vurgulandığı filmin sonunda ruhlarının özgürleşmesi için bir evsizin kilisede yaptığı ; “- Hepiniz evsizsiniz, gerçek mekanınız tanrının evidir…Ruhunuzun özgürleşmesi bunu kabul etmenizle başlar…” şeklindeki konuşması çok etkileyici…

Evsizlere, sokaklara düşmüş sınıfaltı hayatlara yardım eden yüce gönüllü bir kadının, bu yaptıklarını eşine tarif eden Denver adındaki evsiz, siyahidir bu konuşmayı yapan ve bu kadının cenazesinde konuşuyor:

“-Tanrının geri dönüşüm işi için seçtiği en iyi çalışanı, bu kadındı…çöpleri mücevhere dönüştürüyordu” diyor.

Hakikaten, etrafımızda kullanılıp atılmış çöp hayatlar yaşayan, tüketilip konteynerlarda yaşamaya mahkum kalan veya bırakılan insanlar o kadar çok ki…Tinercisinden alkoliğne; delisinden dilencisine her tür hayat ve çoğu evsiz…Şükür ki, bunların geri dönüşümü için çalışan insanlar da çok…bazı cemaatler, dernekler ve bazı STK’ların misyonu ve hedef kitleleri buna çok benziyor…

Bunlara yapılan yardımlar kendimizi iyi hissetmemiz için mi göründüklerini hissetmeleri için mi yapılıyor? Önemli olan bu sorulara verdiğimiz cevaplar….Çünkü, bu kişilerin gerçekte ihtiyaç duydukları şey çorba battaniye mi, görülmek, fark edilmek midir?

Bu filmin ana teması, bu sorulara cevap bulmak üzerine…Ve filmden ilginç bir anektod daha:

“-Tanrının önemsediği insanı şeytan da önemser…”

Derin ve bir o kadar da tehditkar bir söz…İyi ve yardımsever insanları ümit ile korku arasında sıkışmış hissettiren bir söz…

Acaba yaptığımız iyiliklerin ardından gelmesi muhtemel kibir ve riyanın uyarısı mı var bu sözde? belirsiz kalıyor…

Ve filmin etkileyici sahnelerinden biri daha: “İman Tazeleme Yolu” adı verilen ormandaki patika yola o ana kadar ateist olan kadının eşinin tüm bu deneyim süreci sonrasındaki anlamlı bakışı…

Kadın kanserden ölecek ve eşine teselli kabilinden evsiz ve siyahi olan Denver’in sözü de çok etkileyici;

“-Gökten yıldızlar kayar, nereye gittiklerini tanrı bilir fakat onları tanrının seçtiğinden ve bunların kaymasının kararının O’na ait olduğundan eminim…”

Filmde, İngiliz şair William Blake’in bir şiirinden dizeler de var “–Kuşun yuvaya örümceğin ağa ihtiyaç duyduğu kadar insanın da dosta ihtiyacı var…”

Kısaca; Film, ontolojik ve teolojik meselelere de rahatsız etmeden değiniyor…
İyi seyirler…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir