Doç.Dr. Ensar Yılmaz

Hazırlayan: İrem Kavak
Suç, insanlık tarihi kadar eski bir toplumsal olgudur. Olay açısından ele alındığında bireysel bir olgu olan suç, fiili yönden ele alındığında toplumsal bir olgudur. Suç, sosyolojide sapma kavramı ile beraber düşünülen bir olgudur. Sosyolojik olarak suç bir “sosyal sapma” dır. Her suç bir sosyal sapmadır, ama her sosyal sapma bir suç değildir. Toplumlar incelendiğinde, bir toplumda suçu sıfıra indirmek imkansızdır. Dolayısıyla her toplumda suç ve sosyal sapmalar görülmektedir.
Durkheim, suçu yapısal-işlevselci bir çerçevede temellendirir. Bu temellendirme ile birlikte suçluluğu da toplumla özdeşleştirir. Ona göre suç ve sapkınlık toplumsal olgulardır. Sapma ve sapkınlık halleri toplumlar için kaçınılmaz olmakla birlikte toplumsal birliktelik için işlevseldir. Bu işlevsellik toplumsal ilerlemeye ve gelişmeye katkı sağlamasından dolayı ifade edilmiştir. Durkheim, toplumsal olguları normal ve patolojik olarak sınıflandırırken suçu patolojik bir olgu olarak nitelendirmez. Durheim’a göre, suç her toplumda var olduğu için normaldir. Suç, toplumun sağlığı için gereklidir. Durkheim suçun makul seviyelerde tutulmak şartıyla faydalı bir etken olabileceğini ifade etmiştir.
Foucoult ise, ‘Hapishanenin Doğuşu’ isimli çalışmasında suç’a yer vermiştir. Bu noktada ise iktidar olgusunu ele alır. Toplumların büyük mekanlara kapatılarak iktidarın hakimiyetinde olduğunu ifade eder. Her kurumun her sosyal yapının kendi bünyesinde kendi disiplin kuralları var ve toplum buna uymak zorundadır. Foucoult bu disiplinli toplumun, 17.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar süren bir iktidar biçimi olduğunu ifade eder.
Bahsettiği diğer bir betimleme ise, ‘otoban toplumu’ dur. Bu kavram ile Foucoult, artık insanların büyük mekanlara kapatılamayacağını ama kontrol altında tutulabileceğini ileri sürmüştür. Yani otoban yolunda seyrederken kenardaki bariyerlerin araçların yoldan çıkmasını engellemesi gibi, insanların da kontrol altında olduğu söylenmektedir.
Genel çerçevede varolan bu toplumsal normların ve kontrol mekanizmalarının ortadan kalkması ile de suça sürüklenmeler yaşanır.
Sosyolojik teoriler suç davranışını sosyoloji bilimi varsayımları çerçevesinde ele almakta ve suçun sosyal boyutlarına vurgu yapmaktadır. Suç davranışı üzerine geliştirilen teoriler suç davranışının nedenlerini farklı anlamlarda sorgulamışlardır. Suç davranışının nedeni kimi zaman bireysel ve psikolojik faktörler, kimi zaman da çevresel, biyolojik ve sosyolojik etkenli olabilmektedir. Ortaya konulan teoriler, suç olgusu hakkında değerlendirmeler yapabilmekle birlikte ele alınan varsayımlar suç davranışının nedenini açıklamada önemli bir rol üstlenmektedir. Suç davranışını tek bir faktör ile açıklamak mümkün olmamaktadır.
Suç disiplinlerarası bir şekilde incelenmelidir. Suçun oluşumunda bireysel, çevresel, psikolojik ve sosyo-ekonomik faktörlerlerin önemli etkileri olabilmektedir. Dolayısıyla suç ve sapma olgularına tüm sosyal etkenler baz alınarak inceleme yapılmalıdır.